Merhaba,
Jules Payot’un 1893 yılında kaleme aldığı irade terbiyesi isimli kitap için yazdığım inceleme yazısının ilk bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

İlk bölümde mücadele edilecek düşmanların ve çalışmanın verdiği mutluluğun üstünde durmuştuk. Şimdi ise iç kaynaklarımız ve irade psikolojisi hakkında konuşacağız.
İç Kaynaklarımız
1-Derin düşünme yani tefekkür.
2-Eylem yani harekete geçmek.
-Tefekkür-
Derin düşünmeden kastımız hayal kurma değil. Özellikle irade terbiyesine büyük zarar veren duygusal hayaller hiç değil. Burada yapmamız gereken ‘kendinden kaçma’ hastalığından kurtulmak. Çünkü Bakışlarımızı dış dünyadan çevirip kendi içimize inmeye bir türlü cesaret edemediğimiz için tecrübelerimizden dişe dokunur bir şey elde edemeyiz. Dış dünyadaki pek çok uyaran yüzünden sürekli bir düşünceyi başka bir düşünce takip eder ve çoğu zaman bu düşünceler işe yaramaz şeyler olurlar.
Kimyada billurlaşma diye bir konu öğrenmiştik. Bir çok farklı maddenin bulunduğu bir kap içerisine bir kristal koyarsak karışımda bulunan moleküllerden kristalle aynı türde olanlar ilginç bir çekim gücüyle yavaş yavaş kristalin etrafında toplanmaya başlar. Durgunluk devam ettikçe kristal büyür. Sükunet haftalar veya aylar sürerse laboratuvardan o muhteşem kristaller ortaya çıkar. Ancak sıvıyı sürekli karıştırırsak müdahale edersek kristal küçük ve cılız kalır. Psikolojide de bu durum aynıdır. Benzer ruh halleri ve fikirler ilginç bir şekilde gelir ve yanı başına yerleşiverir. Uzun süre bu ruh hali devam ederse bilincimiz üzerinde baskı kuracak kadar etkili, istediğini yaptıracak kadar masif bir güç olşur çevresinde. Dini akımları, anaç duyguları ve isterseniz sefil, utanç dolu hisleri, paraya tapan gibilerini yaratmak böyle mümkündür.
Bu yüzden çalışma isteğimizi yükseltecek bir amaç belirledikten sonra duygu ve düşüncelerimizi dış uyaranlardan kurtararak tamamen bu amaca yöneltirsek ve tefekkürle kendimize hakim olursak başarılı olmamız kaçınılmaz olur. Bunun için yapmamız gereken bir kaç şey var.
1-Yararlı bir düşünce aklımıza gelince ona odaklanıp, kaçmasına engel olmak ve yararlı benzer düşünceleri çekmesini sağlamak.
2- İşe yaramayan bir duyguyu düşünmeye başlayınca dikkati ondan çekmek. Ancak duygu büyümüş ise ve ondan kurtulamıyorsak onunla ilgili düşünceler hakkında eleştiriler geliştirmek.
3-Aynı şekilde bize zarar verecek, yararsız dış etkenler ve ortamlar hakkında eleştirel bir şekilde düşünmek.
4-Tembelliğin ve istenmeyen arzuların bizde nefret ve utanca neden olması için bunların bize verdiği zararları sürekli düşünüp kendimize hatırlatmak.
Nefse hakim olmanın en doğru yolu ruhunda yüce duygular uyandırmak veya erdemli kararlar almak olacaktır. Kişi gevşek yaşamdan uzak durmasını sağlayacak stratejiler geliştirecektir. Bu neticeyi ona kendi tecrübeleri sağlayacaktır.
-Hareket-
Tefekkür ile edindiğimiz yararlı duygu ve düşünceler ancak faaliyete geçmemiz ile anlam ifade edebilir. Hareket edip bu hareketi alışkanlık haline getirmezsek içimizdeki faydalı duygu ve düşünceler tekrar körelir ve eski boş yaşamımıza döneriz.
Kendimizi aşmamızda çok önemli bir iş birlikçi olan ‘zaman’ amacımız doğrultusunda çalışmaya zorlanmazsa aleyhimize dönebilir. Çünkü zaman alışkanlıklar teorisi gereği psikolojimiz üzerinde lehimize ya da aleyhimize baskı kurar. Alışkanlıklar sinsi bir şekilde yavaşça ilerler. Adeta tekrarlanan davranışların uzun vadede başarıyı getireceğinden haberdar gibidir. İlk hareket zor olsada ikincisi daha az zahmetli olur. Üçüncü, dördüncü defa harcanan çabalar azalır ve yok olmaya yüz tutar. İlk başta harcanan zahmetli, nahoş çaba giderek bir ihtiyaca döner.
Boussuet’in ‘’Ani çıkışların büyük düşüşleri olur. Mütevazi, küçük bir tohum gibi basit alışkanlıklar büyük davranışlara dönüşür.’’ sözlerini unutmadan ne kadar erinsek bile o kitabı okumalı, o soruyu çözmeli veya o yazıyı yazmalıyız. Dış kaynaklardan, arzulardan kaçınarak amacımıza yönelmeli ve tembelliğin etksisinden kurtulmalıyız.
Ayrıca yakınlarımıza artık eski alışkanlıklarımızı bıraktığımızı ve amacı olan başka bir insan olmak istediğimizi söylersek harekete geçip tembellikten kurtulmamız daha kolay olur. Çünkü hepimizde az ya da çok çevrenin onayını alma huyu vardır. Eğer bu isteğimizi duyurursak, başka insanlara mahçup olmamak için zaaflarımıza engel olmaya çalışabiliriz.
Bu konuda gencin yapması gereken çok şey var. Her zaman her yerde aktif olması gerek. Her vakti kullanmak lazım. Sabah yataktan fırlayıp, aklımızı çelmeye çalışan dış etkenlere izin vermeden çalışma masasında işimizle alakadar olmak, pasif değil aktif şekilde okumak, sürekli çaba sarf etmek… Enerjimizi tüketen şeylerle, cesaretinizi kıran işlerle uğraşmak tamamen zaman kaybıdır. Boş zamanlarda bile zeki arkadaşlarla sohbet etmek gibi işlerle meşgul olmak lazım. Gencin en sefil hali hareketsiz olduğu ve zamanını boşa harcadığı anlardır. Tembel zamanını değersiz, can sıkıcı kıskançlıklara, hırslara harcarken gerçek mutluluk, faydalı meşguliyetlere zaman ayıranların mükafatıdır.
Kısacası tekeffür sayesinde içimizde uyandırdığımız güçlü hisleri, harekete geçerek alışkanlıklara dönüştürebiliriz ve yararsız alışkanlıklarımızdan kurtulabiliriz. Yazarın 1893 yılında kaleme aldığı bu durumu şu an bilim de söylüyor. Mutlu Beyin yazımda da bahsettiğim gibi beynimiz, alışkanlıklarımızla ilgili inanılmaz kuvvetli nöral bağlantılar kurup adeta bir otoban inşa ediyor. Fakat bu güçlü bağlara rağmen eski ve zararlı alışkanlıklarımızın yerlerine yeni ve mutlu alışkanlıklar koymamız mümkün. Ayrıntılı bilgiye ilgili yazıdan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca yazar bedensel zayıflığın da güçlü bir iradeye ve dikkate engel olacağını söylüyor. Başarıyı getiren en büyük etkenlerden birisi de enerjidir. Yazarın bu konu hakkındaki tavsiyeleri şöyle:
1-Kalıcı ve sürekli iradenin koşulu mutluluğa şartlanmış şekilde yaşamamaktır. Çünkü mutluluk çalışmanın bir sonucudur.
2-Yediğimiz besinlerin miktarı ve türlerine çok dikkat etmemiz aynı zamanda yavaş yiyerek vücudumuzun sindirim sürecine yardım etmemiz gerekir.
3- Düzenli olarak nefes molası vererek, nefes jimnastiği yapmamız ve çalışma aralarında vücudumuzu esnetmemiz gerekir.
4-Kas geliştirmek irade ve dikkat terbiyesi için çok önemlidir. Ancak bu kesinlikle abartılıp vücuda zarar verecek, strese sokacak düzeyde olmamalıdır. Sağlıklı ve fit olacak kadar bir ağırlık antrenmanı yeterli olacaktır.
5-Dinlenmek tembellik değildir. Dinlenme, önceden çalışmış ve yorulmuş olmayı daolayısıyla istirahati hak etmeyi gerektirir. Çalışmadan dinlenmek can sıkıcıdır.
Çalışmak gerek dostum; sonra da hiçbir şey yapmayıp, alemi seyretmek, hava almak, gezmek gerek. İşte böylece aldığın bilgileri ve gözlemlerini öğütür, bilginin salt beyinde kalmasındansa gerçek hayata uyarlarsın.
İrade Psikolojisi
Düşüncelerin İrade Terbiyesindeki Rolü
Düşüncelerimizi doğru tarafa yani amacımıza yönlendirebilirsek duygularımızı da doğru yöne çekerek disipline edebiliriz. Bu sayede duygusal karmaşadan ve kötü alışkanlıklardan kurtulabiliriz.
Burada işimizi kolaylaştıran muhteşem bir hafıza kanunu var. Tüm hatıraların içimize derinlemesine kazınması için sık tekrara ihtiyaç duyarız. Bilincimizden uzak tuttuğumuz, uzaklaştırdığımız düşünceler zayıflar, azalır, silinir ve etrafındaki bağlı olduğu düşünceleri de alıp götürür. Yani düşüncelerimizin efendisyiz. Yerleşmiş kötü bitkileri ve hatta fazlasını koparıp atmaya muktediriz.
Aksi olarak mevcut durumu korumak, içimize yerleşmesini istiyorsak konu dışı olan ve alakasız hatırlamalara sebebiyet verecek zararlı çağrışımları uzaklaştırmak gerekir. Sakin, sessiz oluruz. Hatta zihnimiz hassas ise gözlerimizi de kapatırız. Sonra işimize yarayacak çağrışımlardan yardım isteriz.
Duygusal Hallerin İrade Terbiyesindeki Rolü
Yazara göre duygu durumları vahşi ve kör güçler gibidir. Duygular yüzünden aklımız tutkuların ve hayvani hislerin boyunduruğu altına girer. Bu yoğun duygu durumlarına karşı ilk başta tek silahımız ise mantıktır fakat bu da duygular karşısında etkisiz kalır. Her şeyde olduğu gibi burada da kurtarıcımız zamandır. Akıl, zamanla iradenin iktidarını ele geçirecektir. Bizim unutmamamız gereken şey ne kadar zor olursa olsun doğru düşüncelerle, duygularımızı ilişklilendirdiğimiz zaman gerçekten özgür bir birey olacağımızdır.
Sadece mutluluğumuz değil zihinsel açıdan gelişimimiz de irade terbiyesinden geçiyor. İşin püf noktası büyük sabır göstermekte saklı. Sanıldığının aksine bilimsel, büyük edebi eserler olağanüstü beyinler sayesinde değil başarılı bir otokontrol ve kendine hakim olma neticesinde doğar.

Yazımı Van Gogh’un kardeşine yazdığı mektuptan küçük bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
…Ama biz istesek de istemesek de bu kötü havaların sonu gelecek ve eninde sonunda güzel bir sabah, rüzgar yönünü değiştirecek ve buzlar çözülecek. Havanın durumu ve hava kadar değişime maruz kalan zihnimizi ve yaşama koşullarımızı karşılaştırınca fark ediyorum ki hâlâ her şeyin daha iyiye gideceğini umut edebiliyorum.
Hoşça kalın.
1 thought on “İrade Terbiyesi-2”